Bilim dünyasında uzun süredir tartışılan “yaşlanmayı tersine çevirme” fikri, insan denemelerine bir adım daha yaklaştı. Prof. Dr. Kaan Yılancıoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Life Biosciences tarafından duyurulan ve 2026 yılında başlaması planlanan kısmi epigenetik yeniden programlama klinik çalışmalarına dikkat çekti.
Kısmi Epigenetik Yeniden Programlama Nedir?
Bu yaklaşım, hücrelerin genetik kimliğini silmeden, yalnızca epigenetik yaşlanma saatini geri almayı hedefliyor. Yani hücreler embriyonik bir duruma döndürülmüyor; bunun yerine yaşlanmayla bozulan hücresel fonksiyonların gençlik düzeyine yaklaştırılması amaçlanıyor.
Bu yöntem:
Hücre kimliğini koruyor,
Yaşa bağlı fonksiyon kayıplarını azaltmayı hedefliyor,
Yaşlanmaya bağlı hastalıkların geriye çevrilmesini amaçlıyor.
Hayvan Modellerinde Dikkat Çeken Sonuçlar
Paylaşılan bilgilere göre, fareler üzerinde yapılan deneylerde bu yöntemin umut verici sonuçlar verdiği bildirildi. Araştırmalarda:
Göz sinirlerinde yenilenme sağlandığı (glokom modellerinde),
Kas, karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında belirgin iyileşmeler görüldüğü,
Genel sağlık durumunun ve yaşam süresinin uzadığı gözlemlendi.
Bu bulgular, yaşlanmanın yalnızca yavaşlatılabilir değil, belirli ölçüde geri döndürülebilir olabileceği fikrini güçlendiriyor.
İnsan Denemelerinde Kritik Sorular
Prof. Dr. Yılancıoğlu, asıl zorlu sürecin insan çalışmalarıyla başlayacağını vurguladı. İnsanlarda uygulanacak klinik denemelerde şu soruların yanıt bulması gerekiyor:
Yöntem güvenli mi?
Uygun doz ve süre nasıl belirlenecek?
Hangi yaş grubunda ve hangi dokular üzerinde uygulanacak?
Uzun vadede kanser gibi yan etki riskleri söz konusu mu?
Uzmanlar, farelerde elde edilen olumlu sonuçların insanlara birebir aktarılmasının her zaman mümkün olmadığını, bu nedenle klinik denemelerin son derece dikkatli yürütülmesi gerektiğini belirtiyor.
Yeni Bir Dönemin Eşiğinde mi?
Eğer kısmi epigenetik yeniden programlama insanlarda da güvenli ve etkili bulunursa, yaşlanma artık yalnızca “yönetilen” bir süreç olmaktan çıkıp, aktif olarak hedeflenen ve geri çevrilebilen bir biyolojik süreç haline gelebilir.
Bilim insanları, bu gelişmenin tıp, biyoteknoloji ve toplum sağlığı açısından çığır açıcı sonuçlar doğurabileceğini ifade ediyor.

