Herkese merhaba, öncelikle yoğun çalışma hayatınızdan vakit ayırıp bu yazıyı okumak istediğiniz için teşekkür ederim.
Herkese merhaba, öncelikle yoğun çalışma hayatınızdan vakit ayırıp bu yazıyı okumak istediğiniz için teşekkür ederim. Yazıda, COVID-19 döneminde tükenmişlik ile ilgili yapılmış bazı çalışmalar1,2, derlemeler3–6 ve Türkiye Psikiyatri Derneği’nin “Tükenmişlikten Korunma Rehberi7
” kaynak olarak kullanılmıştır.
Dünya sağlık örgütü, sağlık çalışanları üzerindeki yüksek yükü önceki yazılarında vurguladı. Hayat kurtarmak ve sağlık çalışanlarının fiziksel ve zihinsel sağlığı üzerinde ciddi etkiyi önlemek için gerekli acil ihtiyaçları ve önlemleri ele almak için harekete geçilmesi çağrısında bulundu. Yine DSÖ, COVID-19 hastalarıyla doğrudan veya dolaylı olarak çalışmanın sonucu olarak çok çeşitli fiziksel/zihinsel sorunlar geliştirme riski taşıyan grup olarak sağlık çalışanlarını tanımladı.
Sağlık sektörü çalışanları, yüksek viral yüklere ve yetersiz kişisel korunma ekipmanlarına sahip hastalarla, ön saflarda çalışmaları nedeniyle özellikle bulaşma tehdidine maruz kalmaktadır. Aynı zamanda, şiddetli stres, yüksek duygusal yük, uzun çalışma saatleri, enfekte olma veya yakınlarına bulaşma endişeleri, çalışma ortamında yeterli desteğin olmaması çalışanların ruh sağlığını etkilemektedir. Sağlık çalışanları, farklı ülkelerde farklılık gösterse de, hastalığa yakalanan kişilerin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Bazı raporlara göre, doğrulanmış COVID-19 vakalarının % 10’u sağlık hizmeti sağlayıcılarını içermektedir.
Sağlık çalışanları, çalışırken bedensel, duygusal ve zihinsel enerji harcarlar. Özellikle kriz durumlarında, uzun çalışma süreleri, artan iş yükü, çalışma ortamındaki tehlikeler gibi etkenler enerjilerini aşırı derecede harcanmasına neden olarak “Tükenmişlik Sendromu” için risk oluşturabilir. Son dönemde yaşanılan COVİD-19 salgını, sağlık sistemi üzerinde kriz oluşturduğundan tükenmişlik riskini de barındırmaktadır.
Diğer sorunların daha acil göründüğü bir dönemde, arkadaşlar arasındaki tükenmişliği görmezden gelmek gerçekten kolaydır. Sağlık çalışanlarının COVID-19 salgını sırasında yüksek oranda, önemli düzeyde anksiyete, depresyon ve uykusuzluk yaşadığına dair kanıtlar mevcuttur. Yüksek riskli bir ortamda çalışmak, farklı ruh sağlığı sorunları, depresyon tükenmişliği ile ilişkilendirilmiştir. Salgın sırasında hastalara bakan sağlık çalışanları arasında yüksek tükenmişlik yaygınlığı çeşitli çalışmalarda gösterilmiştir. Kişisel ve işle ilgili çeşitli faktörler, personelin yaşadığı tükenmişlik düzeyine katkıda bulunur. Bunlar arasında genç yaş, kadın cinsiyet, asistan veya hemşire olarak çalışma ve COVID-19 için organize olmamış hastanelerde çalışma yer alır.
SARS veya Ebola salgınlarından önceki araştırmalara göre, ani ve hemen yaşamı tehdit eden bir hastalığın başlangıcı, sağlık çalışanları üzerinde olağanüstü miktarda baskıya neden olmaktadır. Artan iş yükü, fiziksel yorgunluk, yetersiz kişisel ekipman, nozokomiyal bulaş, etik açıdan zor kararlar alma ihtiyacı, çalışanların fiziksel ve zihinsel sağlıkları üzerinde dramatik etkilere neden olur. Sosyal desteğin izolasyonu ve kaybı, arkadaşlara ve akrabalara bulaş riski yanı sıra çalışma şartlarındaki zorluklar dikkat çekicidir. Tüm bunlar nedeniyle sağlık sektörü çalışanları, zihinsel sağlık sorunlarına karşı özellikle korku, kaygı, depresyon ve uykusuzluk dahil olmak üzere savunmasızdır.
Yüksek riskli ortamda çalışmak, karantinaya bağlı kalmak, işle ilgili stres sonucunda psikolojik durumların kötüleştiği düşünülmektedir. Koruyucu ekipmana erişim ve özel eğitim yoluyla öğrenilen iş güvenliği, bu sonuçları hafifletir. Açık iletişim, vardiya saatlerinin sınırlandırılması, dinlenme alanlarının sağlanmasının yanı sıra koruyucu ekipmanın kullanımı ve yönetimine ilişkin geniş ve ayrıntılı kuralların belirlenmesi, COVID-19 hastalarını ele alma konusunda özel eğitimler, tehlikelere olan yabancılık ve kontrol edilemezlikten kaynaklanan endişeyi azaltabilir. Salgının ilerleyişi hakkında güncel gerçeklerin sağlanması da dahil olmak üzere sağlık sektörü çalışanları ve yöneticiler arasında sürekli iletişim, kurumsal desteği aktarabilir ve daha az iş deneyimi olan sağlık sektörü çalışanları için bilgi ve güven kazanılmasını sağlayabilir.
Asistanlar açısından bir başka durum da pandemi sırasındaki eğitimin ile hizmet arasındaki gerilimi ve dolayısıyla bununla birlikte tükenmişlik riskini dengelemektir. Asistanlardaki tükenmişliği önlemeye veya hafifletmeye çalışırken, onları denetleyen öğretim üyelerinin de onlar kadar tükenmişlik riski altında olduğunu ve programın desteğini gerektirdiği unutulmamalıdır. COVID-19 ile olan bu savaşın kısa ömürlü olması muhtemel olmadığından, eğitim programlarının hangilerinin sürdürülebilir ve hangilerinin etkili olduğunu belirlemek için çalışma yapmak da faydalı olacaktır.
Tükenmişliğin 3 boyutundan bahsedilir. Duygusal yorulma, çalışma koşullarının getirdiği duygusal yük her geçen gün biraz daha artabilir. Duyarsızlaşma, normal koşullarda sağlık çalışanı hastalarının acıları, endişeleri ve diğer sıkıntılarına karşı duyarlıdır. Ancak kriz durumlarında sağlık çalışanı, hastaların sıkıntıları ile artık bir insanın taşıyamayacağı kadar yoğun biçimde karşılaşırsa hastalarının insani tarafına dair duyarlı olma gücü tükenebilir. Başarısızlık, kendini başarısız ve yetersiz olarak değerlendirme halidir.
Tükenmişlik belirtileri; yorgunluk, uykusuzluk, unutkanlık, dikkat dağınıklığı, bedensel şikayetler, sık hastalanma ve uygunsuz ruhsal tepkiler olarak sıralanabilir.
Sağlık sektörü çalışanlarının ruh sağlığı yükü özellikle salgın sırasında ve sonrasında yüksektir. Sağlık sektörü çalışanlarının ruh sağlığı üzerindeki etkisini azaltmak için hükümetleri, politika yapıcıları ve ilgili paydaşları bu sonuçları izlemeye, takip etmeye ve bilimsel olarak sağlam girişimsel araştırmalar yapmaya çağırıyoruz. Sağlık çalışanlarının fiziksel sağlığı zaten virüsten dolayı tehlikededir. Mevcut pandemiyle mücadelede, şifa sağlayıcıları da iyileştirmek gerekmektedir. Sadece hazırlıklı ve dirençli iş gücüne sahip olmak için değil, aynı zamanda onların emeklerine saygı duyulduğunu göstermek için buna ihtiyaç vardır. Bu endişeleri gidermek ve etkisini azaltmak istiyorsak, bir an önce harekete geçilmelidir. Nedenler değişkenlik gösterse de, özellikle ön saflarda yer alanlar için, yeterince dinlenme ve uyku fırsatlarının olmaması, büyük olasılıkla aşırı yüksek iş yüküyle ilişkilidir ve kişisel koruyucu ekipman veya eğitim eksikliği, ruh sağlığı etkilerini şiddetlendirebilir. Zamanla, çok daha fazla sağlık çalışanı ruh sağlığı ve somatik şikayetlerle mücadele etmeye çalışacaktır.
Yazarın Notu
Hiçbirimizin bugüne kadar tecrübe etmediği günlerden geçiyoruz. Şahsen kendimi bir bilim kurgu filminin figüranı olarak hissediyorum. Maalesef hepimiz az ya da çok tükenmişliğin etkisine girdik. Bizim dışımızda olanlar buna neden olsa da bundan bir şekilde kurtulmaya çalışmamız lazım diye düşünüyorum. Üzerimize yüklenen “anlamsız” kahraman rolü acaba bu baskıya neden mi oldu? Hani şu tüm süper kahramanların koridorda sıraya geçip sağlık çalışanlarını alkışladığı karikatür var ya, herhalde hayatım boyunca hiç bu kadar rahatsız olduğum bir şey görmemiştim. Hepimiz ana-baba evladı hepimiz bu memleketin çocuklarıyız, kimseden bir üstünlüğümüz yok ya da tanrısal bir yeteneğimiz de yok. Aslında ne alkış istiyoruz ne de şiddet, tek beklentimiz yaptığımız işe saygı gösterilmesi o kadar. Bu saygıyı tüm paydaşlardan bekliyoruz. Kimsenin vergisi ile maaş aldığımız yok ya da yaratılan imaj gibi para peşinde de değiliz.
Sade vatandaştan değil bazen kendi meslektaşlarımızdan bile laf yesek de vicdanlı, yeminine sadık olanların kimseye bir şey ispat etmeye ihtiyacı olmadığını ve başını yastığa huzur içinde koyabilen tüm sağlık çalışanlarının tek derdinin gölge edilmemesi olduğunu düşüyorum. Başkaları bunu çok dert etmese de emeğinize sağlık, hem bedenen hem de ruhen sağlıklı günlere bir an önce kavuşmak dileğiyle…
Yusuf Ali Altuncı
Acil Tıp Yardımcı Doçenti,
Bunlar da İlginizi Çekebilir
Kaynak:Acilci.Net
Yorum Yazın